Alkol bağımlılığı sınırları oldukça belirsiz, hemen her alandaki araştırıcı, bilim adamı ve klinik tedavi ile ilgili kişilerin ilgisini çeken bir durumdur. Alkol bağımlılığının bir yönünü tanımlayan bu durum; “su girdiği kabın şeklini alır” deyişini anımsatıyor insana. Gerçekten de alkol bağımlılığı sorunu yaşayan kişiye-kişilere özgü-özeldir. Kanımca, her tanımlama; yeni bir sınır kurmayı belki de suya yeni bir şekil veren farklı bir kap kullanmayı gerektiriyor. Alkol bağımlılığı belki bir birey hatta belki de bir “hücre”(canlının en küçük birimi) üzerinde başlıyor. Ancak aile üzerinde oluşuyor ve belki de aile üzerinde çözüm bekliyor(!). Tanımlanması, sınırlarının anlaşılması yorum gerektiren kavramların bir araya getirilerek ilişkilendirilmesi de oldukça zor oluyor. Aile içinde çözüm adımlarının uygun olabilmesi için bir hastalık olarak ailenin her üyesi tarafından alkol bağımlılığının bazı yönlerinin iyi bilinmesi ve kabullenilmesi gerekmektedir.
Bu özellikler;
1-Alkol bağımlılığı süregiden bir hastalıktır, hastalık “bir günde” (böyle bir hastalık zaten yok gibidir) oluşmamıştır. Bir günde de çözüm yolu açılamaz. Aslında alkol bağımlılığının “çözümü” bir anlamda çözüm yolunun açılmasıdır. Alkol bağımlılığının bu süregiden özelliği, aile ilişkilerinin yürümesini sağlayan-belirleyen rollerin şekillenmesini zaman içinde etkilemektedir. Roller aynen sürdürülebilir(!), yer değiştirebilir, eksik yürütülebilir veya hiç yürütülemez hale gelebilir.
2-Alkol bağımlılığının nedeni “alkol” içmektir. Alkol ise insanın düşünce yapısını, duygularını ve dolayısı ile davranış kalıplarını etkileyen “psikoaktif” bir maddedir. Bunun anlamı; öğrenme, sorun çözme, gerçeği değerlendirme, mantık yürütme, duyma, algılama, davranma kısaca insana dair ne varsa etkileniyordur. Üstelik bu etkilenme sadece alkol kullanan için değil, diğer aile üyeleri için de geçerlidir.
3-Alkol bağımlılığı içme ve içmeme dönemlerinden oluşur. Bu dönemlerin sınırları da çok kesin değildir. Ancak içme ve içmeme dönemleri birbirlerini etkileyen belki de belirleyen farklı özelliklere sahip “özgün” dönemlerdir.
4-Alkol etkisi altındayken yaşananlar bir dereceye kadar “özgüldür”. Her içme döneminde ve alkol etkisi altındayken yaşananlar benzerdir. Üstelik bu benzerlik her aile bireyi için de geçerlidir. Alkol aldığında sorumluluklarını yerine getiremeyen bir bağımlı hemen her alkol aldığında benzer davranış kalıpları gösterecektir. Aynı benzerlik diğer aile bireyleri için de geçerlidir. Bağımlının yanındakine de “öfke” duygusu ve buna uygun davranışlar oluşturan içme davranışı hemen her içme de benzer şekilde ortaya çıkacaktır.
5-Alkol bağımlılığı aile ilişkileri sürecini etkiler. Bu etkinin geleceği belirsizdir. Anlamı şu; alkol bağımlılığının olduğu bir ailenin “geleceği” öngörülemez. Bu umutsuzluk olarak algılanmamalıdır. Böyle bir özellik; sorunun oluşma sürecinde rolü olan herkesin çözüm sürecinde de bir rolü olması demektir. Yani alkol sorununun çözümünün yükü sadece bağımlının değildir.
Yukarıda alkol bağımlığının aileyi ilgilendiren yönlerini kısaca açıklamaya çalıştım. Aslında her açıklamanın yeni bazı sorular oluşturduğunu biliyorum. Üstelik aileyi ilgilendiren yönlerin yukarıdaki açıklamalarının da yeterli olmadığını, ancak bu yazının sınırlarının bu kadar olduğunu ifade etmek istiyorum. Bağımlı ailesindeki her birey bu özellikleri, çözüm için “koşulsuz” benimsemek zorundadır. Aksi halde “parçalanmış aile” kaçınılmaz olacaktır. Hatta parçalanmış ailelerde de özellikle hastalığın isimsiz “kurbanları” olan çocukların durumunu bu “koşulsuz benimseme” belirlemektir.
Aile toplumsal ilişkilerin şekillendiği küçük ve en önemli sosyal birliktir. Hemen bütün yetilerimiz, düşünce yapımız, duygularımız, davranış kalıplarımız bu “sistem” içinde temellenir ve gelişir. Sistemin içindeki öğelerden birinin düşünce-duygu-davranışlarını değiştiren bir etken sistemin işleyiş biçimini de değiştirebilir. Ailenin amacı nedir? Bu yazının sınırları bu amacı açıklamaya yetmez. Ancak şairin dediği gibi; zaman zaman “bir gülün kokusunun paylaşılmasının amaç haline” getirilebildiği bir iletişim bütünüdür demek, kanımca bu birlikteliğin en ince tanımını oluşturmaktadır. Bu iletişim ağında “niçin” önemli değildir, “nasıl” önemlidir. Bu tanımlama ise iletişimin “süreç” özelliğini vurgularken, “anlamayı” “kendini yanındakinin yerine koyabilmeyi yani empatiyi” de içine almaktadır. İletişim; nicel açıdan en ilkel-eski, nitel açıdan ise en modern-en yeni insani bir özelliktir. İletişim; insanın kendisiyle, diğer bir insanla, gruplar ve toplumlar arasında kurulabilir. Psikolojik açıdan yapılan bu nicel sınıflama nitel açıdan da farklı ilkeleri beraberinde getirmektedir. Aile içindeki iletişimin niceliği ve niteliği ise bu sınıflamanın tüm özelliklerini taşıyan, ancak bu tanımlamaların tümünden farklı nicelik-nitelik taşıyan bir iletişim biçimidir. Kelimenin tam anlamı ile “bir bütün kendisini meydana getiren parçaların bütününden farklıdır” deyişinin özelliklerini taşımaktadır bu iletişim. “Solunan hava olmak kimi kez, tutulan el kimi de, belki de sıcaklığı çoğaltmak, gülümsemek, güldürmek, hüznünü sevmek tırnaktan saça”. Şairin kendi iç duyarlılığı ile anlattığı bu ince şey kanımca “empati” diye tanımladığımız kavramdan başkası olmasa gerek. Empati; kişinin kendisini başka bir kişi yerine koyarak, o kişinin duygu-düşünce ve davranışlarını “doğru olarak” algılama ve bu algılamayı yine o kişiye iletebilme süreci olarak tanımlanmaktadır.İletişim, fenomenolojisi “nötr” gibi olan bir kavram. Ancak belki de “karşıtların bir aradalığı” gereği, içinde çatışmaları da getiriyor. İletişimin olduğu her yerde çatışmalar da kaçınılmaz oluyor. İletişim çatışmalarının “solüsyonu-çözümü” de empati olmaktadır. Alkol, alkol bağımlılığı ve aile arasında oluşan iletişim çatışmalarında “empati” çok daha ayrı bir önem göstermektedir. Alkol bağımlılığının tedavi sürecinde tıbbi-psikiyatrik yaklaşımların yanında bu kavramların da süreçten etkilenen her birey tarafından iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yazının vurgusu da, tedavi sürecinde bu gerekliliğin önemine, etkisine dikkat çekmekten başka bir şey değil.
Bu kavramlar ve bunların anlaşılması alkol bağımlılığının tedavi sürecinin “sine qua non” u “olmazsa olmaz” koşuludur. “Ayıklık”; bağımlının içmemesinden öte, bağımlı ve ailesinin “birlikte ayıklığını” tanımlayan bir durumdur.