ÇOCUKLARDA KAYGI BOZUKLUĞU

Kaygı, çocuk gelişiminin doğal bir parçasıdır. Ancak bu duygu aşırı ve sürekli ise, kontrol edilmesi zorsa ve günlük hayatı etkileyecek düzeydeyse “kaygı bozukluğu” olarak tanımlanır. Çocuk, ortada gerçek bir tehdit olamamasına rağmen panik ve endişe duygusu yaşar. Örneğin başarılı bir öğrenci olmasına rağmen sınavda başarısız olmaktan korkar. Sürekli hata yapma korkusu yaşar. En karamsar düşüncelere kolayca kapılır. Basit hatalarda bile kendisine kızılacağını ve artık sevilmeyeceğini düşünür.
1. BELİRTİLER
1.1. Duygusal ve davranışsal belirtiler:
- Hayalinde canlandırdığı kaygılar: “Ya başıma bir şey gelirse?” “Anne ve babam beni okulda unutursa” gibi.
- Okula gitmek istememe, sürekli evde ya da aileye yakın bir yerde olma isteği,
- Derste dikkatini toplayamama,
- Kaygı veren yerler ve durumların içine girmek zorunda kaldığında ya da kaygı veren görevlerde öfke nöbetleri ve ağlama krizleri yaşama,
- Hata yapmaktan aşırı korkma.
1.2. Fiziksel belirtiler:
- Karın ağrısı, baş ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, uyku problemleri
Not: Kaygı veren durumdan uzaklaşıldığında bu şikayetler kaybolur. Bu nedenle bazen aile ve öğretmen çocuğun yalan söylediğini ya da numara yaptığını düşünebilir. Fakat gerçekten çocuk bu ağrıları yoğun bir şekilde yaşar.
2. KAYGI BOZUKLUĞU NEDENLERİ:
- Genetik yatkınlık : Ailede kaygı bozukluğu öyküsü varsa risk artar.
- Aile ve çevre ile ilgili faktörler: Stresli aile ortamı, aileden birinin kaygılı davranışları, ailenin çocuğun zeka ve yaşına uygun olmayan yüksek beklentileri, okul değişikliği çocukta kaygı bozukluğunu tetikleyebilir.
- Çocuğun mükemmeliyetçi kişilik yapısı: Çocuğun kendinden beklentilerinin yüksek olması, kendini beğenmemesi, kendine hata yapma hakkı tanımaması.
3. TANI:
- Tanı süreci sadece hastalığın tanısını koymak değil, tetikleyen faktörlerin tespiti, kaygıyı artıran kişisel faktörlerin tespiti, aile ve çocuğun kaygı ile baş etme yöntemlerindeki olumlu ve olumsuz yönlerin tespitini de içerir.
- Klinik gözlem ve aileden ve çocuktan alınan bilgiler yeterli olmadığında çocuğun iç dünyasını anlamayı sağlayan projektif testler (CAT, TAT, Roschach, G.E gibi) tanıda yardımcı olabilir.
- Kaygı bozukluğunu tespit etmenin yanı sıra bu bozukluğunun çıkış nedenlerini araştırmak tedavi sürecini planlanmayı sağlar. Yukarda bahsedilen testler bu konuda yardımcı olabilir.
4. TEDAVİ:
Erken fark edilip tedavi edilmezse akademik başarıyı, sosyal ilişkileri ve ruh halini olumsuz etkileyebilir. Tedavi yöntemi olarak terapi ve ilaç tedavileri kullanılır.
4.1. TERAPİ:
- Kaygı bozukluğunun tedavisinde bilişsel davranışçı terapiler, oyun terapisi, EMDR, psikodinamik terapi gibi terapiler kullanılır.
- Terapinin ne olacağı hastanın yaşına ve terapiye uygunluğuna göre karar verilir.
- Seans sıklığı ve tedavi süresi, çocuğun ve ailenin tedaviye uyumuna göre değişebilir.
- Çocuklarda da yetişkinlerde de terapi düzenli zaman aralıklarında, önceden belirlenmiş saatlerde yapılan bir uygulamadır.
- Çalılacak konu ve bir sonraki basamak terapist tarafından belirlenir. Çocuğun ve ergenin sorunlarla başetme gücü artırılır.
- Terapi ile danışmanlık farklı şeylerdir. Terapi, yapılandırılmış ve çocuğun yetişkinlikte de kullanabileceği farkındalık ve beceri gelişimini sağlar. Randevular bir hafta önceden bellidir. Çok gerekmedikçe seans gün ve saatinin terapist ya da danışan tarafından değiştirilmemesi önerilir.
- Danışmanlık ise sadece o an ki kriz durumunu duygusal olarak fazla etkilenmeden geçirmeyi sağlar. Uzun dönem beceri ve farkındalığa katkısı azdır. Çok sık olursa aile ve çocuğun sorun çözme kapasitesi düşer. Hekim ya da terapiste bağımlı hale gelebilir.
- Acil alınan görüşmeler, plansız randevularda kişi sadece danışmanlık almış olur. Bunun terapi görüşmeleri ile ilgisi yoktur.
- Sürekli alınan acil görüşmelerin faydadan çok zararı olur. Çünkü terapi süreci sürekli ertelenmiş olur.
4.2. İLAÇ TEDAVİSİ:
- Tedavi için diğer bir seçenek de ilaç tedavisidir. Antidepresanlar kullanılabilir. Duruma göre anksiyeteyi kontrol eden başka grup ilaçlar da eklenebilir.
- İlaç tedavisi; terapiyi kabul etmeyen, terapiye uyum göstermekte zorlanan, terapiye başlamakta zorlanan kişiler için tercih edilebilir.
- İlaç tedavisi; çocuğun günlük hayatını etkilemeyen, dikkatini bozmayan ilaçlardan seçilir. Yan etkiler varsa ilaç değişikliği ya da doz değişimi yapılabilir.
- İlaçlar, çocuklar için onay almış ilaçlardan oluşur. Yetişkinin kullandığı her ilaç çocuğa verilemez.
- İlaç tedavisi etki süresi yaklaşık 1 hafta ile 1 ay arası değişmektedir.
- İlaç tedavisi süresi minimum 6 aydır. Hastalığın sürecine göre tedavi süresi artabilir.
- Terapi ile beraber ilaç tedavisi de sık kullanılan bir tedavi yöntemidir.
- Sadece ilaç tedavisi istenen sonucu vermeyebilir. Bu nedenle terapi genelde eklenir. Aynı zamanda terapiden sonra kaygı bozukluklarının tekrar etme olasılığı daha düşüktür.
5. AİLE İÇİN ÖNERİLER
- Çocuğun duygularını yok saymayın. Örneğin “korkacak bir şey yok” , “bundan korkulur mu?” gibi çocuğun gücenmesine neden olan sözler söylemeyin. Bunun yerine “korktuğunu görüyorum, bu konuda sana nasıl destek olabilirim?” ” Nasıl davranmam senin rahatlamana yardımcı olur?” diyerek yardıma açık olduğunuzu göstermeniz faydalı olacaktır.
- Terapistten anne ve baba olarak neler yapabileceğiniz konusunda bilgi alabilirsiniz.
- Çocuğun ve gencin ruhsal olarak güçlendirmesi kaygı bozukluğunun tekrarlamasını engelleyeceği için aile bu süreçte çocuğun kendi başına karar verme, yapabileceği işleri kendi başına yapabilmesi konusunda çocuğu desteklemelidir. Örneğin kendi başına yemek yeme, giyinme, uyuma, arkadaşlık sorunlarını kendi başına çözme, kendi başına ödev yapabilme gibi konusunda çocuğu desteklenmelidir ve onun adına sorun çözmekten aile kaçınmalıdır.